geçmiş olsun.
ben 2013 Şubat'ta 2 metreden geriye düşüp sonra da merdivenlerden yuvarlandım, hatırlamıyorum tabi. Hastanede uyandım başımda 5 zımba, her yerim kan. kan kaybından titriyordum falan. 15 gün yattım hastanede, beyin kanaması olmuş, 6 çatlak var kafatasımda hala. doktorlar dahil ölmediğime şaşmışlardı. çatlaklar ve hava serin olunca verdikleri sızı dışında bi hasar da kalmadı, onlar da heralde 20 seneye falan iyileşir bilmiyorum. çok da önemli değil.
bana doktorlarım ve tanıdığım herkes psikolojik destek almamı söylemişti ama nedense bir türlü hazır hissetmeidm kendimi hastaneden çıkınca. daha sonra bir terapistle görüştüm bir süre ama kendisi de durumum hakkında pozitifti. eğer ikna edebilirseniz en kısa zamanda başlasın hazır hissederse.
aklıma geldikçe gülüyorum ben, hatta yazarken de güldüm yine, çünkü o halim aklıma geliyor ve komiktim. Bunun dışında bi anormalliğim yok, kimseden de böyle bir şey duymadım ben de zaten. herkes şaşıyor. öyle bir olay yaşamamış gibiyim hastanedeki ilk günümden beri, sanki yurtta kalıyor gibi falan hissediyordum ben. çok hastane psikolojisine girmemiştim. bunda heralde hem doktorların hem de gelen gidenlerin, ailemin etkisi oldu. suratım çatlaklardan dolayı feci şekilde şişti ve morluk doluydu özellikle göz altlarım, buna rağmen kimse moralimi bozmadı benim, ben de sallamadım, şu an o halimle çektiğim fotoğrafları görünce komik geliyor, tipe bak diyorum.
kuzeninizin yanında durumu ile ilgili olumsuz konuşulmaması lazım bence, gelen giden çok üzüldüğünü belli etmesin. annesi, akrabaları falan ağlamasın bunlar çok önemli. o zaman çocuk da kendini çok kötü hisseder. dediğiniz gibi kalıcı olan bir şey de yok, en fazla kırıkları sızlayacak soğuklarda o kadar. ay ne olmuş sana böyle, vah vah tarzı konuşmalar onu etkiler çok. eğer kaldırabilecek biriyse bence espirisi bile yapılabilir, biz sürekli o şiş halim ve metal zımba dolu başım üzerinden geyik çeviriyorduk.
bir de belki saçma ama benim hastanem taksimdeydi, çin yemeği falan söylerdik biz odaya, makaronlar vs. günlük hayatta yapmayı yemeyi sevdiğim şeyleri ordayken de yaptım diyebilirim, bence bunlar da önemliydi. "ay ben hastanede yatıyorum, nerdeyse ölecektim, hastanedeyim" gibi düşüncelerden uzak olmamı sağladılar biraz.
şu an yazdıkça fark ettim ki benim hep moralimin düzgün olmasının, sonrasında olayın çok etkisinde kalmamın sebebi annemi hiç ağlarken görmemem, annemin kimsenin yanımda üzgün olmasına izin vermemesi (o zamanki erkek arkadaşımın gözleri dolunca anında çocğu dışarı çıkardı mesela) en yakın arkadaşlarımın hastanede benle kalması ve gülmemiz, o çin yemekleri, bir süre sonra doktorların da bele geyik yapması ve personelle bile artık kanka olmam falan sanırım. Bir de normald epek anlaşamadığım erkek kardeşimin beni mutlu etmek için ne yapacağını şaşırması beni çok iyi hissettirmişti. Bunlar hep bana moral oldu, kendimi orda o halde bile hep çok iyi hissettim başımın ve vücudumun deli gibi ağrımasına rağmen.
çok uzun yazdım ama demek istediğim aslında şu, olumsuz etkileyecek, ağlayıp sızlayacak kişileri uzak tutun, eğer aranız iyiyse siz yanında kalabiliyorsanız kalın veya yakın arkadaşı kalsın. böyle benim gibi ufak tefek zevkleri varsa, sevdiği yiyecekler vs varsa onları alın götürün. mümkün olduğunca gülsün, eğlensin orda bile. bence moralin iyi olması ve yakınlarının pozitif olması, onun yanında olduklarını ve yalnız olmadığını hissetmesi çok önemli. önemli olan o kazayı geçirmiş olması değil de o kazadan bile sağ çıktığını ve ne kadar şanslı olduğunu fark etmesi.
0